7 Ekim 2023'ten beri Gazze'de devam eden saldırılar, sivillerin yaşadığı alanları hedef alarak insanlık dışı bir katliama dönüştü. Nasır Hastanesi'ne yapılan saldırı, yaralıların ve gazetecilerin hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu vahşet, sadece bir katliam değil, aynı zamanda İsrail'in yıllardır sürdürdüğü propaganda makinasının acımasız bir örneğidir. Görgü tanıkları, kanlar içinde kalan gazeteciler ve sedyelerden yere savrulan hastaların dehşet verici görüntülerini paylaştı. Sağlık çalışanlarının çığlıkları ise bu insanlık dramının boyutunu gözler önüne serdi. Saldırının ardından ortaya çıkan görüntüler, İsrail'in propaganda stratejisinin ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor.
İki Yüzlü Propaganda: İbranicede Zafer, İngilizcede Kaza
İsrail medyası, olayı iki farklı şekilde yansıttı. İbranice yayınlarda, "terör karargahı tasfiye edildi" söylemiyle saldırı övünçle sunulurken, İngilizce yayınlarda ise "trajik bir kaza, yanlış saldırı" ifadeleri kullanıldı. Bu çifte dil, İsrail'in uzun yıllardır uyguladığı Hasbara politikasının bir parçası. Hasbara, gerçeği gizleyerek uluslararası kamuoyunu yönlendirme stratejisini ifade ediyor. Yıllardır bu yöntemle, küresel medya kuruluşları İsrail'in söylemine yönlendiriliyor. Hastane saldırıları, ambulanslara yapılan saldırılar ve gazetecilerin öldürülmesi, uluslararası manşetlerde "hata" veya "kaza" olarak sunuluyor. Bu durum, İsrail'in uluslararası hukuku hiçe saydığının açık bir göstergesidir.
Hasbara ve Küresel Medya Manipülasyonu
İsrail'in en çok okunan haber sitesi Ynet, Nasır Hastanesi saldırısını İbranice'de "ordu tehdidi hastane içinden algıladı" şeklinde verirken, İngilizce versiyonu "üzgünüz, trajik bir kaza, İsrail ordusu soruşturma başlattı" şeklinde duyurdu. Benzer şekilde, diğer İsrail medyası da aynı olayı iki farklı şekilde aktardı. Jerusalem Post, İbranice yayınında askeri ayrıntıları ve "onay süreci"ni öne çıkarırken, İngilizce sayfasında özür diledi ve olayı "yanlış saldırı" olarak nitelendirdi. Bu durum, İsrail'in çifte standartlı yaklaşımını açıkça göstermektedir. Walla ve Channel 14 gibi haber kaynakları da benzer bir yaklaşım sergiledi. İbranice yayınlarda saldırılar başarı olarak sunulurken, İngilizce yayınlarda soruşturma ve resmi teyit dili kullanıldı. Bu farklı anlatımlar, İsrail'in hem iç kamuoyunu hem de uluslararası kamuoyunu farklı şekillerde etkilemeyi amaçlıyor.
İsrail'in Savaş Suçlarını Örtme Stratejisi
İsrail'in bu çifte dilli propaganda stratejisinin arkasında, Hasbara adlı kurumsallaşmış bir mekanizma bulunuyor. Hasbara, bilgiyi yönlendirmeyi amaçlayan bir devlet politikasıdır. İsrail, basın ofisleri ve uluslararası iletişim ağları aracılığıyla hem kendi kamuoyunu hem de küresel medyayı etkilemeyi hedefliyor. AP, Reuters ve AFP gibi uluslararası haber ajanslarına servis edilen metinlerde, İsrail ordusunun açıklamaları genellikle "IDF diyor ki" kalıbıyla geçiliyor. Bu, saldırıyı doğrulamaktan ziyade İsrail'in söylemini aktarmayı amaçlıyor ve genellikle "yanlış saldırı", "üzgün bir olay" gibi ifadelerle birlikte veriliyor. Bu durum, İsrail'in savaş suçlarını örtbas etme stratejisinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Gazze'deki sivillerin yaşadığı bu acımasız saldırılar, uluslararası toplumun bu çifte dile karşı daha dikkatli olması gerektiğini göstermektedir. Uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerini görmezden gelmek, uluslararası barışı ve güvenliği tehlikeye atmaktadır.